30 Temmuz 2017 Pazar

Weihenstephaner - Hefe Weissbier | Dünya'nın En Eski Birası



Bugün köşemizde bira tarihinin en ağır topu var. Bira tarihinin nüvesini oluşturan Weihenstephaner ile birlikteyiz. Zemin elverişli, hava hafif esintili... Weihenstephaner'ı denemek için bundan daha güzel bir ortam zor bulunur...

Tarih

Weihenstephaner'ın tarihi 725 yılına kadar dayanıyor. Ancak biranın ilk olarak 'Weihenstephaner' adını alması 1040 yılında oluyor. 725 yılında Aziz Corbinian ve 12 arkadaşı Nahrberg tepesine bir Benedikten Manastırı inşa ediyorlar ve burada yaşamaya başlıyorlar. Özellikle Aziz Corbinian'ın Weihenstephaner için önemi oldukça büyük ama buna başka bir yazımızda değineceğiz, yoldan çok sapmayalım.

Özetle; aradaki 300 yılı aşkın süreye rağmen Weihenstephaner bilinen en eski bira markası. Almanya'da Munich'liler Bayern Munich ve BMW gibi büyük markalara ev sahipliği yapmasından dolayı kendilerini üstün görür ve diğer şehirler tarafından çok sevilmezler. Bayern Munich ve BMW ekseninde haklı gibi gözükseler de aynı üstünlüğü bira konusunda söylemek güç. Tıpkı Munich gibi Bavyera bölgesinde yer alan Freising şehri Almanya'nın bir numaralı bira markası olan Weihenstephaner'a ev sahipliği yapmakta.

İlk paragrafta bahsettiğimiz Benedikten Manastırı Weihenstephan Manastırı olarak adını alıyor ve 955 yılında büyük bir saldırı atlatıyor. Macarların manastırı talan etmesinden sonra Benedikten Keşişleri manastırı tekrar inşa ediyorlar. Ancak manastırın atlattığı tek sıkıntı bu olmuyor ve 1085 - 1463 yılları arasındaki süre zarfında manastır dört defa yanıyor, üç defa salgından dolayı boşaltılıyor, 30 yıl savaşları sebebiyle İsveç ve Fransız işgaline uğramakla birlikte 955 yılında Macarların yaptığını bu sefer Avusturyalılar yapıyor ve manastırı talan ediyorlar. Bununla beraber deprem gibi doğal afetlere de maruz kalan manastır birçok kez yok olmakla karşı karşıya kalsa da Benedikten Keşişleri tekrar tekrar manastırı inşa ediyorlar ve manastırın bugünlere kadar ayakta kalmasında başrolü oynuyorlar. Daha sonradan 1803 yılında Bavyera eyaletine devredilen manastır; Weihenstephaner birasını devlet çatısı altında üretiyor.

Anektod

Weihenstephan Manastırı aynı zamanda bir Bira okuluna sahip. Bu okulda bira yapımına önem veriliyor ve 1895 yılında kurulan akademi 1930 yılında Munich Teknik Üniversitesi'ne devrediliyor. Okul şu anda aktif olarak Munich Teknik Üniversitesi çatısı altında faaliyet göstermekte ve brewmaster'lık eğitimi verilmekte.

Etiket

Daha önce incelediğimiz Paulaner Salvator'a oranla daha sade bir etiket görmekle birlikte çok büyük bir tarihsel öneme sahip bir etiket olduğunu söyleyemeyiz. Weihenstephaner 1923 yılından bu yana Bavyera Eyaleti'nin bayrağına yer verilen bir etikete sahip.


Özellikler

Weihenstephaner Hefe - Weissbier bir buğday birası. Tıpkı Paulaner gibi Weihenstephaner de Reinheitsgebot (Alman Saflık Yasası) 'a göre üretilmekte ve su, arpa maltı, buğday ve şerbetçiotu haricinde herhangi bir madde katılmıyor. Şerbetçiotları tıpkı Paulaner'de olduğu gibi Hallertau bölgesinden gelmekte. Maya olarak ise Weihenstephaner - 68 kullanılıyor. Bu maya içerisinde phenol (karanfil aroması) ve ester (muz aroması) var. Biranın mayşe oranı ise %12.7 bir weissbier olduğu için doppelbock kadar yüksek bir mayşe oranı ile karşılaşmıyoruz. Alkol oranı ise %5.4. 0.5'lik şişenin kalorisi 210 olsa da ülkemizde sadece 0,33'lük şişelerde raflarda yer aldığını belirtelim. 

Hazır yeri gelmişken; Weihenstephaner'in 15 çeşit birası bulunuyor. Türkiye'de ise sadece Weihenstephaner Hefe - Weissbier ve Weihenstephaner Vitus çeşitlerini raflarda bulabiliyorsunuz. Bu iki bira da weissbier sınıfında yer alıyor. Maatteessüf; ülkemizde doppelbock sınıfında yer alan Weihenstephaner Corbinian çeşidi bulunmuyor. Paulaner'e oranla Weihenstephaner'ı birçok büyük marketlerde ve tobacco shoplarda bulabilirsiniz. 

Tadım - Köpük - İçim

Paulaner'de olduğu gibi Weihenstephaner'ı da Efes bardağına hükmettim ancak gittiğiniz restoranlarda Weihenstephaner'ın kendi bardağı ile biranızı içebilirsiniz. Birçok mekanda bardağa rastladığımı da belirteyim. 


Weihenstephaner'ın şişe görünümü bu şekilde Paulaner'in şişesi ile oldukça benzediklerini söylemeliyim. Şimdi şişeyi açma zamanı!

Weissbier bardağa nasıl konur. (birasevdasi.net)



Şu köpüğe yapılacak yorum tek kelime ile muazzam! Şişenin 2/3'lük kısmı bardağın içinde ve üç parmak kalınlığında bir köpük oluşuyor. Şişeyi açtığınızda ve birayı bardağa dökerken yukarıda bahsettiğimiz karanfil ve muz aromalarını burnunuzda hissedebiliyorsunuz. Ayrıca gaz ve köpük kombinasyonu oldukça üst seviyede. 


Tüm şişeyi boşalttıktan sonra o ihtişamlı, üç parmak kalınlığındaki köpük kendini bir parmak kalınlığındaki köpüğe bırakıyor. Vee biradan ilk yudumu alma zamanı!

İlk tadımı aldıktan sonra Türk biralarında hissettiğiniz o acımsı tadın gelmesini bekliyorsunuz ama Weihenstephaner sizi bu konuda biraz üzecek. Çünkü hiçbir şekilde acılık hissetmiyorsunuz. Bununla beraber bira tatlı da değil. Bu noktada harika bir tat yakalanmış. Paulaner Salvator'da olduğu gibi maya tadını baskın bir şekilde almıyorsunuz ve Weihenstephaner Hefe - Weissbier bunu müthiş bir dengeye oturtmuş. Ayrıca yüksek değil orta gövdeli bir bira yani ağzınızda ağır bir tat bırakmıyor ve böylece içimi çok rahatlaştırıyor. Bununla beraber Weihenstephaner'ı 4-7 derece arası bir soğuklukta tüketmenizi öneririm. 

Özetle; bugün Weihenstephaner Hefe - Weissbier köşemizin konuğuydu. Paulaner Salvator'a oranla gündelik yaşamda çok daha rahat bulabileceğiniz ve tüketim açısından daha çok tercih edebileceğiniz, içimi enfes bir birayı sizlere tanıtmaya çalıştım. Köşemizin bir sonraki konuğu ise kazandığı ödüllerle markanın en değerli parçası olan Weihenstephaner Vitus ile karşınızda olmaya çalışacağım.

İyi geceler Türkiye. Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan...


Kamu Spotu: Özendirme değil fikir belirtme açısından yazılmıştır.

KAYNAK:

1- https://www.weihenstephaner.de/en/

23 Temmuz 2017 Pazar

Paulaner Salvator | Sıvı Ekmek


Merhaba arkadaşlaaaar bugün sizlere Paulaner Salvator isimli Munich birasını tanıtacağım.


Blogun ilk postunda da belirttiğim gibi başlangıcı Alman biraları ile yapacağız ve bugünün şanslı konuğu da Paulaner Salvator. Avrupa'da bira denince akıllara dört ülke gelmekte: Almanya, Belçika, Çekya ve İngiltere. Elbette ki; Heineken'e ev sahipliği yapan Hollanda, Carlsberg'e ev sahipliği yapan Danimarka ve Corona'nın çıkış yaptığı Meksika da bira sektöründe yer alan ülkeler olsa da başı çeken ülkeler olarak Almanya - Belçika - İngiltere üçlüsünü gösterebiliriz. Bu durumdan mütevellit, bu ülkelerin envai çeşit biraları oluyor ve özellikle Almanya bu konuda eşsiz bir deney alanı. Almanya'ya özellikle de Bavyera bölgesine olan hayranlığım sebebiyle bu yöreye ait olan biraları olabildiğince tatmaya çalışıp, tarihlerini öğrenmeye çalışıyorum. Bugün de bir Munich birası olan Paulaner Salvator'u ele almaya çalışacağım. Geçmişte Türkiye ile ilgili güzel anıları da barındıran Paulaner Salvator'u inceleyelim. Birayı nereden buldun diyenler için; internetten sipariş etmedim, güveniyorum yani.


Tarih


Paulaner'in ortaya çıkış hikayesi bundan 383 yıl öncesine yani 1634 yılına dayanıyor. Munich'in Au isimli kasabasında Neudock isimli bir manastır yer almaktadır. İtalya'nın güneyinden Munich'e göç eden Paulaner keşişleri geçim konusunda ciddi sıkıntılar yaşamakta ve hayatlarını idame ettirebilmeleri adına çok çalışmaktadırlar. Bununla beraber Paulaner keşişleri "Lent" adı verilen ve Türkçe anlamı "Paskalya öncesi perhiz" olan bir ibadet adı altında 40 günlük bir oruç tutmaktadırlar. Bu orucun en büyük kuralı ise 40 gün boyunca hiçbir şekilde katı yiyecek tüketilmemesidir. Buna istinaden Paulaner keşişleri kendilerini tok tutabilecek ve aynı zamanda katı olmayacak bir sıvı bulma niyetindedirler. Bu düşünceden yola çıkarak "sıvı ekmek" adını verdikleri Paulaner Salvator'u yaparak Paulaner markasının ilk temellerini atmış oldular.

Hadi Paulaner ismi keşişlerden geliyor onu anladık, peki Salvator ismi nereden geliyor? diye soracak olursanız da ismin kökeni Almanca "Sankt Vater" İngilizce ile "Saint Father" yani "Aziz Baba" demek ama çeviri yapılırken İngilizce olarak "Holy Father Beer" yani "Kutsal Baba Birası" anlamı taşıyor.

Etiket

Türkiye'de üretilen biraların etiketleri genelde biraların ismini içerir ve detaylı bir resim göremezsiniz ama yurt dışından gelen biraların etiketleri farklı. Bu etiketleri her gördüğümde çok merak ederdim acaba neden böyle bir etiket seçmişler diye ve araştırdığımda aslında hepsinin bir hikayesi olduğunu fark ettim. Salvator'un etiketinde iki tane adam görmekteyiz. Bu etikette biranın Bavyera düküne taktim edildiği ve kutlamaların dükün birayı içişi ile başladığı anlamı varmış. Hatta dük kadeh kaldırdığı sırada kutlamada yer alan insanların şu sloganı atması gerekiyor:

"Salve, pater patriae! Bibes, princeps optimae!" ("Greetings to you, father of our country! Drink best of all noblemen!") yani ("Selamlar olsun sana ülkemizin babası! İç asillerin en asili!)



Anektod

Salvator'un bizim için yani Türkiye için önemi ise Mustafa Kemal Atatürk'ün en sevdiği bira olması. Öyle ki; 1930'larda Atatürk Orman Çiftliği'nin kuruluşu ile birlikte Atatürk bu birayı yapan mühendisleri Ankara'ya getirterek burada siyah bira üretimi yapmak istiyor. Birazdan özelliklerini daha detaylı anlatacağımız Salvator'un en önemli özelliği siyah buğday'dan yapılması. Atatürk'ün siyah biraya olan tutkusu sebebiyle Atatürk Orman Çiftliği'nde bir süre siyah bira üretiminin yapıldığını da ekleyelim.

Özellikler

Paulaner Salvator bir doppelbock birası. Birçok bira çeşidi duymuşsunuzdur; Lager, Pilsner, Weissbier, Doppelbock... Peki nedir bu doppelbock? Doppelbock wort yani malt oranının yüksek olduğu biralara verilen bir isim. Salvator'un en önemli özelliği de malt oranının ve alkol oranının normal buğday biralarına (Weissbier) göre yüksek olması. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere Paulaner keşişleri katı yiyecek orucunda kendilerini tok tutabilecek bir sıvı arayışındalar ve üretecekleri biranın malt oranının yüksek olmasına dikkat etmişler. Bununla beraber Almanya'da Reinheitsgebot adı verilen bir yasa var. Alman saflık yasası olarak bilinen bu yasaya göre bira yapımında su, arpa maltı, şerbetçiotu ve buğday kullanılması gerekiyor ve Paulaner Salvator da bu maddelerden oluşan bir bira. Şerbetçiotu Almanya'nın Bavyera bölgesinde yer alan ve dünyadaki şerbetçiotu alanının %80'ini barındıran Hallertau bölgesinden geliyor. Malt olarak ise siyah Munich maltı kullanılıyor. Maya olarak ise Paulaner'in alt fermante ve üst fermante mayaları var Salvator çeşidinde alt fermante mayası kullanılmakta.

Doppelbock biralarının malt oranının yüksek olduğundan bahsetmiştik normal bir weissbier'da yani buğday birasında bu aran %12-13 arasında değişirken Paulaner Salvator'da bu oran %18.3. Alkol oranı ise Weissbier çeşidi olan Paulaner Naturtrub'de %5.5 iken Salvator'da %7.9. Salvator için "Strongbeer" tanımı yapılsa da bunun sebebi alkol oranının yüksek olmasından değil malt oranının yüksek olmasından kaynaklı.

Tadım -Köpük - İçim

Öncelikle bira bardağından bahsetmek istiyorum. Biranın içimi ve köpüğü açısından bardağın geniş ağızlı olması hatta içtiğiniz biranın markasına özel olan bardak olması her zaman tercih edilmeli ama benim ekipman olarak eksik olmam sebebiyle Salvator'u Efes bardağına hükmettim. Bu arada Paulaner'in 16 çeşit birası var ve bunu da dört kategoriye ayırmış durumdalar. Türkiye'ye ise sadece Paulaner Hefe - Weissbier (Naturtrub) ve Paulaner Salvator gelmekte. Ben önce Naturtrub'ü ardından da Salvator'u denedim. O nedenle tat ve köpük olarak ikisi arasında bir karşılaştırma yapacağım.


Biramız 33 cl'lik şişelerde satılıyor. Tip olarak Bomonti'nin şişesini andırıyor diyebiliriz ancak ona oranla bir parça daha ince gözüküyor.


Biranın görüntüsü ise bu şekilde. Biranın kapağını açıp kokladığınız zaman yoğun olarak malt kokusu almanız muhtemel. Hatta yaptığım araştırmalarda karamel, çikolata gibi kokuları algılayan insanlar da bulunmakta. Ben diğerlerinden ziyade net bir şekilde malt kokusu aldığımı söyleyebilirim. Ancak koku olarak olmasa da renk olarak net bir karamel rengi diyebilirim. Köpük konusunda ise Naturtrub çeşidine oranla oldukça düşük bir köpük gözlemledim. Naturtrub'ü aynı bardağa boşaltmaya başladığımda neredeyse bardağın üçte biri oranında bir köpük vardı. Ancak Salvator'u bir çırpıda rahatça bardağa boşalttım ve oluşan köpük bir parmak genişliğinde oluştu. Naturtrub'de ise bu genişlik üç parmağı geçmekteydi.

Biradan ilk yudumu alma zamanı! Evet birayı içtiğiniz zaman Naturtrub'e oranla daha kalıcı bir tat oluyor bu da Salvator'u yüksek gövdeli olarak tanımlamamızı sağlıyor. Ancak bu tada rağmen keskin bir acılığı yok ve içimi rahat bir bira. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere malt oranın yüksek oluşu ve siyah Munich maltı kullanılması sebebiyle Naturtrub'e oranla kavruk malt tadı almak mümkün. Ancak bu kavrukluk damağı rahatsız etmiyor ve içimi kolaylaştırıyor. Açıkçası bira kapağını ilk anda açtığımda aldığım kokuyu damağımda da aynı şekilde hissettim diyebilirim. Peki biz bu Salvator'u neyle tüketmeliyiz? diye soruyorsanız şu önerileri verebilirim:

Öncelikle bu birayı gittiğiniz restaurantlarda hatta alkol almak için gittiğiniz mekanlarda bile bulmanız zor. O nedenle dışarıda yemek yemeyi tercih ettiğinizde yemeğinizin yanında Paulaner Salvator tüketme şansınız düşük. Ancak evde kendi yaptığınız bir yemeğin yanında tüketmek isterseniz ise Ankara'da üç yerde bu birayı gördüm:

1- Macrocenter
2- CarrefourSa Gurme
3- Bilkent Ankuva ARX Tobacco Shop / Ankara

Biranızı bu yerlerden temin ettiğiniz zaman özellikle ızgara et gibi yemeklerin yanında tercih edebilirsiniz.

Özetle; Paulaner Salvator Doppelbock çeşitleri arasında denediğim ilk bira oldu. Naturtrub ve Salvator arasında bir seçim yapma şansım olsa Naturtrub'ü tercih edebilirim ama Salvator'un da kendine özgü bir içimi var. Aroma yoğunluğu Naturtrub'e oranla daha fazla ve ağızda güzel bir tat bırakıyor. O nedenle Paulaner markasına ait bu iki biranın da kesinlikle denenmesi gerektiği düşüncesindeyim. Bir sonraki yazımızda bir başka Alman birası olan Weihenstephaner'e göz atacağız.

Kamu Spotu: Özendirme değil fikir belirtme açısından yazılmıştır.

KAYNAK:

1- https://www.paulaner.com
2- http://www.sabah.com.tr/cumartesi/2011/05/21/farkli-biralar-bunlar
3- https://beerandbrewing.com/dictionary/Wh98KEUoo1/doppelbock/
4- https://en.wikipedia.org/wiki/Paulaner_Brewery

Weihenstephaner - Hefe Weissbier | Dünya'nın En Eski Birası

Bugün köşemizde bira tarihinin en ağır topu var. Bira tarihinin nüvesini oluşturan Weihenstephaner ile birlikteyiz. Zemin elverişli, hav...